***ERSIN***
  Komik Fıkralar...
 

BÖYLE SORUYA BÖYLE CEVAP...
Renkli kişiliği ve düşük not vermesi ile öğrencileri arasında özel bir üne sahip olan felsefe öğretmeni, sınav yapacağı gün öğrencilere, önce kâğıt ve kalemlerini hazırlamalarını söyledi, sonra da sandalyesini kaldırıp masanın üzerine koydu.

 

Sonra:
"Sınav sorumu soruyorum" dedi. "Bu sandalyenin var olmadığını
kanıtlayınız."

Sıfırcı felsefe öğretmeni, sınav kâğıtlarını okuduktan sonra, bu konudaki ününe gölge düşüreceğini bilmesine rağmen, hayatında ilk kez bir öğrencisine yüz üzerinden yüz vermek zorunda kaldı.

Öğrencinin sınav kâğıdında yalnızca şu iki sözcük yer alıyordu:
- Hangi sandalyenin?

                                                                                                                                                                            
                                                                                                                                                                       

ASIN BENİ
İngiliz, Alman ve Temel Fransa’da mahkum olmuşlar ve bunların idam kararı
çıkmış. İdam için üç yol varmış ve herkes son isteği olarak nasıl idam
edileceğini seçebiliyormuş.

Almana sormuşlar;

- "Seni nasıl öldürelim? Asalım mı, yakalım mı, yoksa giyotine mi vuralım?"

 Alman:
- "Şimdi yaksanız çok acı çekerim, assanız da vatan haini zannederler, en
iyisi giyotine vurun beni demiş.

Almanı giyotine vurmak üzere götürmüşler tam ipi kesmişler, bıçak almanın
boynuna iki santim kala durmuş.

"Bu adam ermiş, tanrılar tarafından korunuyor" demişler ve Almanı
bırakmışlar. Sıra ingilize gelmiş.

İngiliz de belki giyotin bozuktur die şansını denemek istemiş ve direk
"giyotin" demiş. Aynı şekilde onun da boynuna iki santim kala bıçak tak diye

durmuş ve İngilizi de bırakmışlar.

Sıra temele gelmiş, sormuşlar:

-         "Yakalım mı asalım mı yoksa giyotine mi vuralım?" Temel biraz düşünmüş ve:
 

- "Şimdi yaksanız çok acı çekerim, e giyotin de bozuk, siz iyisi mi asın
beni!"

                                                                                                                                                                            
                                                                                                                                                                        

FEMİNİST FADİME
Dünya Feministler Kongresinde konuşmacılar görüş belirtmektedir. Amerikalı bir hanım şöyle der:
-Ben iyi bir şirketin genel müdürüyüm. Artık alışveriş yapmaktan bıktım. Kocama "bundan sonra alışverişleri sen yap" dedim. Baktım, birinci gün oralı olmadı, ikinci gün oralı olmadı, üçüncü gün yaptı…
Alman konuşmacı:
-Ben iyi bir şirkette üst düzey yöneticiyim. Bir gün kocama "ben artık bulaşıkla ilgilenmekten bıktım, biraz da sen yıka" dedim. Birinci gün yapmadı, ikinci gün yapmadı, baktım üçüncü gün yapmış…
Fadime kürsüye çıkmış:
-Ben kendimi bildim bileli temizlikçiyim. Geçen gün Temel’e "ben artık çamaşır yıkamaktan mahvoldum, biraz da sen yıka" dedim. Birinci gün göremedim, ikinci gün göremedim, üçüncü gün gözüm yavaş yavaş görmeye başladı…


                                                                                                                                                                            

                                                                                                                                                                       

AÇTURAMAZSUN
Temel, idris ve Dursun fizik dersindeler. Hoca sözlü yapmak için,
- Kalk bakalım Dursun. Sıcak bir günde arabanla gidiyorsun. Sıcak bastırdı. Ne yaparsın?
- Cami açarım, hocam.
Hoca,
- Hah iste, o camdan giren rüzgarın ivmesi nedir?
Dursun da yanıt yok tabii. Öylece kalakalmış. Sıfırını almış oturmuş.Hoca bu kez,
- Sen kalk bakalım, İdris.
- Söyle bakalım İdris. Sıcak bir gün ve arabanla gidiyorsun. Sıcak bastırdı. Ne yaparsın?
- Ceketimi çıkarırım, hocam.
- Daha sıcak oldu.
- Cami açarım, hocam.
- Hah iste, o camdan giren rüzgarın ivmesi nedir?
İdris de yanıt verememiş ve sıfırı alıp oturmuş. Hoca Temel’e dönüp,
- Temel, kalk bakalım. Sıcak bir gün ve arabanla gidiyorsun. Sıcak bastırdı. Ne yaparsın?
- Ceketimi çıkarırım, hocam.
- Daha sıcak oldu.
- Gömleğimi çıkarırım, hocam.
- Daha da sıcak oldu.
- Pantolonumu çıkarırım, hocam.
- Oğlum çok sıcak oldu.
- Atletimi çıkarırım, hocam.
- Oğlum yanıyorsun sıcaktan,  ter içinde kaldın.
- Her şeyimi çıkarırım, hocam.
- Sıcak imanını gevretiyo yahu…
- Boşuna uğraşma hocam, o cami bana açturamayacaksun…


                                                                                                                                                                           

 

YANIKLARI ATMA…
Temel ile Dursun Amerika’da itfaiye teşkilatına girerler, yangın ihbarı alınır. Çok katli bir binada kreşte yangın çıkmıştır. itfaiyeci merdiveni çalışmaz.
Temel yukarı çıkar. Dursun aşağıda kalır. Temel aşağıda bekleyen
Dursun’un kucağına çocukları atmaya baslar. Temel atar, Dursun tutar,kaldırıma koyar.
Bir çocuk, iki çocuk, üç çocuk, derken besinci zenci çocuktur…
Temel bırakır, Dursun yakalamak için kollarını açmaz. Çocuk paat yerde.
Tekrar at, tut kenara koy, tut at kenara koy. Temel yine zenci çocuk atar. Dursun yine tutmaz. Çocuk paat gene yerde..
Dursun yukarı bağırır: "Yanıkları atma! yanıkları atma!"


                                                                                                                                                                                                                                                                   

 

ELUN BOŞ Mİ OLACAK?
Temel oturduğu evden taşınmış. Yıllar sonra eski komşusu Dursun’a rastlar. Dursun, Temelin nerde oturduğunu sorar.
Temel:- Atatürk Cattesinun en son sokağuna geleceksun, ilk gördüğun yeşil binaya gir, birunci katta uçüncu numara önüne gelduğunde dirseğunla zile basacaksun.
Dursun:- Elum varken niye dirseğumle zile basacağum?
Temel:- Eşşek değilsun ya, gelurken elin boş mi olacak!


                                                                                                                                                                                                                                                                                


ORMAN
Temel’le Dursun ormanda dolaşırlarken bir ara Dursun Temel’e sesleniyor:
-Temel, ormanin güzeliğine bak!.
Temel:
-Ağaçlardan göremeyrum ki...


                                                                                                                                                                                                                                                  


PATATES
Temeli askere alırlar.Günler haftalar birbirini takip eder.Bir gün Temel birliği ile birlikte tatbikata çıkar.Komutan askerlerinin sırayla kamufle olmalarını ister.Birinci askerin başına geldiğinde bakar ki asker çalı çırpı, yapraklarla kendini çok güzel saklamış, askeri tebrik eder ve diğer askere geçer.Diğer asker bir çuval içersindedir.Komutan çuvalı biraz silkeleyince çuvaldan köpek havlaması gelir.Komutan askeri  kutlar ve diğer askere geçer.Tam bu sırada kara kara düşünen Temel hemen diğer askerin yaptığı gibi bir çuval içine girer ve sıranın kendisine gelmesini  beklemeye başlar.Derken komutan gelir ve Temel’in girdiği çuvalı dürtükler.Çuvaldan ses gelmez.Bu kez komutan çuvala bir tekme savurur.Çuvaldan gene ses çıkmaz.Kızmaya başlayan komutan alır çuvalı yerden yere vurur, fakat nafile.İyice sinirlenen komutan çuvalı alır bir yamaçtan aşağıya atar ve hemen peşinden de kendi iner.Aşağıda çuvaldan iniltilerle karışık;
      -Ula patates, ula patates…

                                                                       

                                                                                                                                                                          

 

HATİRLA ONİ
  Temel savaşta yanında 10 arkadaşıyla birlikte düşmana esir düşmüş. İlk gün
  işkence sonunda ekipten 5 tanesi bülbül gibi konuşmuş. İkinci gün 3 kişi daha
  dayanamamiş itiraf etmiş. Üçüncü gün sonunda bir tek Temel kalmış. Dördüncü  gün işkencenin dozu artmış Temel den çıt yok. Beşinci gün işkence iyice ağarlaşmış ama Temel yine aynı. İki hafta sonra Temel’ i kaldigi hücrede
  izlemeye karar vermişler. Bizim Temel işkence yapanlar odayı terkettikten sonra hem kafayı duvara vurmakta hem de söylenmekteymiş :
  -Hatirla oni…hatirla oni … Hatirlaaaa…


                                                                                                                                                                                                                                       

 

Cehennem
Temel ölmüş, cehenneme gitmiş, sille tokat karşılamışlar.
- Poyle yaparsanuz tabi hiç cimse çelmez, demiş...

 

                                                                                                                                                                                                                                                                              

VURAMADİLER Bİ KARİYİ
Temel İstanbul’a gelmiş, yürüyormuş. Bu arada 5 dakikada bir top atışlari duyuluyormuş.
Merak edip sormuş:
"Hemşerim bu top atışları neyin nesi?" diye.
Kraliçe Elizabeth’in gelmesi sebebiyle top atışı yapıldığı açıklanmış Temel’e.
Aradan yarım saat geçmiş ve top atışları halen sürüyormuş. Temel yine sormuş bir başkasına: "Bu top atışları neden?" diye. Aynı cevabı alınca başlamış söylenmeye…
"Ula yarım saattir bir kariyi vuramadiler be…

 

                                                                                                                                                                               
                                                                                                

VURDUK ONİ
Babam öldü, demis Temel.
Ilyas sormus:
- Neden öldü?
- Apartmanin sekizinci katinin balkonundan düstü.
- Eyvah parçalandi mi?
- Yok, giristeki bakkalin tentesine düsünce oradan havalanip karsi apartmana yöneldi.
- Apartmana mi çarpti, nasil oldu?
- Yok, karsi apartmanın balkonunda çamasirlar asili idi.
Çamasir ipine vurup fabrikanin bahçesine düstü.
- Orada mi öldü?
- Yok, fabrika çelik yay fabrikasi, bahçedeki yaylarin üzerine düsüp havalandi yeniden…
- Peki sonra?
- Sonrasi ne? Baktik ki yere inmiyor, biz de vurduk oni.

 

 

                   BİTTİ...YORUMLARINIZI BEKLİYORUM

 
  Bugün 2457 ziyaretçikişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol